Hiç mesaj bulunmadı
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 90.00 TL | 90.00 TL |
200 TL nin altındaki tutarlar için taksit yapılamamaktadır.
|
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 90.00 TL | 90.00 TL |
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 90.00 TL | 90.00 TL |
250 TL nin altındaki tutarlar için taksit yapılamamaktadır.
|
Taksit | Tutar | Toplam |
---|---|---|
Tek Çekim | 90.00 TL | 90.00 TL |
250 TL nin altındaki tutarlar için taksit yapılamamaktadır.
|
Ödeme Türü | Toplam Tutar |
---|---|
Diğer Kredi Kartları | 90.00 TL |
Havale / Eft | 90.00 TL |
Posta Çeki | 90.00 TL |
- Vade farksız taksitler KOYU renkte gösterilmektedir.
- X+X şeklinde belritilen taksitler (Örneğin: 2+3) 2 taksit olarak işleme alınmakta ancak ilgili bankanın kampanyası dahilinde 2 taksit üzerinden işlem yapıldığı halde 2+3 yani 5 taksit olarak kartınıza ve ödemenize yansımaktadır. (2 taksit seçilmiş olsa bile banka kampanyası dahilinde ekstradan vade farkı eklenmeden işlem 5 taksite bölünmektedir.)
Aylak Köpek ve Üç Damla Kan’la beraber Sâdık Hidâyet’in öykülerini bir araya getiren kitaplardan biri olan Alacakaranlık’ta, modern İran edebiyatının kurucularından bu en gizemlisinin gözde temaları geniş bir tür ve anlatım çeşitliliği içinde okur karşısına çıkıyor: İnsanlığın mutlak maddi mutluluğa ulaştığı bir gelecekte insanların karanlık tarafı sinsi bir hastalık gibi kendini gösteriyor; bebeğiyle yalnız başına kalmış bir kadın zorba kocasını şehir şehir, kasaba kasaba arıyor; Avrupa’ya okumaya giden İranlı bir delikanlı aşkı beklenmedik bir yerde ve kılıkta buluyor; bir mezarlıkta ölüler ruh, madde, yaşam ve ölüm üstüne tartışıyor…
Farklı edebi türlere uğrayan Hidâyet, şiddet ve tutkunun hüküm sürdüğü bir manzarayı ve yalnızlığını yenmek için her yolu deneyen insanı resmediyor.
Basık meyhanelerin kırmızı lambaları, kaçak adamlar, acayip acayip suratlar, bu tip insanlara yaraşan küçük ve gizemli kahvehaneler peş peşe gözünün önünden geçiyordu. Limanda zift ve balık yağı kokularıyla karışık nemli ve serin bir rüzgâr esiyor, demir direklerin üstündeki renkli lambalar göz kırpıyordu. İrili ufaklı gemilerin, kayıkların, yelkenlilerin gürültüsü arasında bir sürü işçi, hırsız, ipini koparmış, sürmeyi insanın gözünden çalan yankesici, hasılı Âdem soyundan ve her ırktan insan görülüyordu. (…) Büyük bir gemi sahile demirlemişti ve uzaktan dizi dizi ışıkları yanıyordu. Küçük dünyalar gibi, yüzen bir şehir gibi denizin sularını yarıyor, uzak ülkelerden değişik yapılarda, acayip diller konuşan insanları limana getiriyor, bu insanlar şehir tarafından çekilip hazmediliyordu. (...) Hayat denen şey tamamen yapmacık, saçma ve belirsiz geldi ona.
(“Perde Arkasındaki Bebek” adlı öyküden)