Hämeşe Yordanize, hiç göremediği vatanı Ahıska’ya kavuşma arzusuyla şiirler kaleme almış yüce gönüllü bir ana.
Stalin yönetimince 14 Kasım 1944’te sürüldükleri Ahıska’dan çok uzaklarda, Özbekistan’ın Andican ili Calalkuduk ilçesi Ahunbabayev köyünde 1960’ta doğdu. Annesi ev hanımı, babası ise muhasebeciydi. İkisi kız, beşi erkek olmak üzere yedi kardeşiyle büyüyen Hämeşe Hanım ilk, orta ve liseyi Özbekistan’da okudu. 1-5 Haziran 1989’da meydana gelen Fergana olaylarından sonra, kırk beş sene ömür sürdükleri Özbekistan’ı terk ederek ailesiyle birlikte Rusya’ya göç etmek zorunda kaldı. Hâlen Rostov’da çocukları ve torunlarıyla beraber vatanı Ahıska’ya dönüş ümidiyle yaşamaktadır.
Hämeşe Yordanize, şiirle ilk kendi hanesinde tanıştı. Andican’da, Ahıska’dan sürgün edilmiş Türklerin zaman zaman bir araya gelip vatan hasretlerini birbirleriyle paylaşmaları, milli kimliklerini muhafaza etme ve varlıklarını devam ettirme noktasında gelenek göreneklerine sahip çıkmaları, onda ana dili ve aidiyet bilincinin uyanmasında etkili oldu. Ahıska Türkçesiyle maniler, türküler, koşmalar, ninniler, ağıtlar dinledi, içindeki vatan aşkı sözcüklerden kor hâlini aldı. Özbekçe ve Rusça şiirlere de ilgi duyan Yordanize, bu çok dillilik ve kültürlülük ortamında okudu ve kendi kendini yetiştirdi. Uzun yıllar sadece okumakla yetinen şairin hayatı, geçirdiği ağır bir hastalıkla değişti. Eşinin ona bu süreçte verdiği maddî manevî destek, vatandan ayrılığın vermiş olduğu gariplik, kimsesizlik hissi, vatansızlık sebebiyle çocuklarının geleceklerini kuramama endişesi, Özbekistan Andican’dan kopuşla geçmişiyle bağının kesilmesi gibi pek çok şey, onu derin düşüncelere sevk etti. İçinde şiir yazma isteğinin uyanmasıyla 1996’da ilk eserlerini kaleme alan Hämeşe Hanım, başlangıçta yazdıklarını çevresinden sakladı; ancak bir zaman sonra yakınlarının farketmesiyle şiir yazdığını aşikar etti. Şiirlerinin okunup dinleyenlerce takdir toplamasıyla cesaretlenen şair, bu hususta gayretini daha da artırdı. Eserlerinden bir kısmı Veten, Bizim Ahıska gibi dergi ve gazetelerde yayınlandı.
Şiirlerinin büyük bir kısmında, erkekleri II. Dünya Savaşı’nda Rusya için savaşırken can veren bir halkın, Ahıska Türklerinin sürgünde yaşadığı kargaşalıklarını, perişanlıklarını, ızdıraplarını ve en önemlisi vatansızlıklarını, yersiz yurtsuz dünyanın her tarafına dağılmışlıklarını içten, duyarlı bir ana yüreğiyle ele almaktadır. Bu kitaptaki 119 şiirin 68’i vatan güzellemeleri, özlemleri, Ahıska Türklerinin acıları, kederleri ve gelecek endişeleri üzerine yazılmıştır. Ancak gayrısında, vatanının sürgündeki halkından, hısım akrabadan, çoluk çocuktan bahsedilmiş, bir kısmında ise güzellik, hayat, sonluluk, sevgi gibi çeşitli insanî meselelere değinilmiştir.