Sahadan gelen bilgi rasyonalite, hümanizm ve pozitif bilim karşısında dinin eriyeceğini varsayan klasik sekülerleşme yaklaşımının Türk toplumunda geçerli olmadığını; buna mukabil, özellikle dinin toplumsal tezahürlerinde daralma ve dinî olanın yeniden tanımlandığı bir sürecin yaşandığını göstermektedir. Bu daralma ve yeniden tanımlama süreci, bakış açısına göre, bir taraftan dünyevileşme olarak görülmekte, bir taraftan, dinin aslî sınırlarına çekilmesi ve derunî bir hakikat olarak en saf haliyle iç dünyada yaşanması, diğer taraftan ise dünyayla uyumlu Müslüman olabilmenin kaçınılmaz sonucu olarak da görülmektedir.
Özellikle geleneksel dinî yorumlar ve bu yorumlar üzerinden tarihî olarak inşa edilmiş kültürel anlayışlar dikkate alındığında, inançta en az, ibadetlerde dikkat çekecek kadar belirgin, sosyal hayatta ise azımsanmayacak kadar çok, dinî hayatta bir aşınma olduğu açıktır. Bu değişim nasıl açıklanabilir? Elinizdeki kitap bu sorunun cevabını ele almaktadır. Dinî hafıza, sosyal etkileşim, göç, kültürel boşluk, sosyal akışkanlık, sanal akışkanlık, güne odaklanma, alışkanlık ve dini motivasyon yaklaşımları ışığında, eser, din ve dünyevileşme ilişkisini, modern öznenin dünyevileşme biçimlerine dikkat çeken “özerk dünyevileşmeler” kavramıyla açıklamaya çalışmaktadır.