Savaş, insana ve insanlığa ait tüm değerlerin silindiği; birey/lerin kimsesizlik, yabancılık, köksüzlük, yönsüzlük, yersizlik ve yurtsuzluk ile yüzleştiği; kaygı ve korkunun egemenliğinde bilinmeze sürüklenen toplulukların yıkımlara, katliamlara, soykırımlara, kimliksizleştirmeye maruz kaldığı varoluşsal bir tehdittir. Hep olan savaş ile hiç bitmeyen trajedilerin arasında sıkışan insanın hikayesini aktaran savaş metinleri, büyük tarihin siyasî ve sosyal zorunlulukları ile yok edilen küçük tarihin ölüm-yaşam, kaos-düzen, iktidar-özne, esaret-özgürlük, kendi-öteki, iç-dış çatışmalarındaki görünümlerinin anlatımıdır. Verilen mücadelenin kazanan ve kaybeden üzerindeki etkisinin metinleştiği savaş edebiyatı eserleri, büyük ateş kitlesi içinde birer savruluş öznesine dönüşen anlatı karakterlerlerinin yaşadığı tinsel ve bedensel tahribatın cepheler, göçler, sürgünler, travmalar, salgın hastalıklar, kitlesel ölümler ile genişletilerek kurgulanmasından meydana gelir. Politikanın başka vasıtalarla devamı olan savaş, uluslararası ilişkilerde diplomatik yollar çıkmaz durumuna gelince insanlığın bütün zamanlarında nihai sorun çözme aracıdır. ‘Savaş’ı sorun çözümünde kullanan otoriteler; ardından bıraktığı yıkımı, trajediyi ise görmezler ve onun yıkarak var ettiği bütün oluşumlar, otoritenin gücünden bağımsız şekilde edebiyat vasıtasıyla aktarılır.
Türk edebiyatında tarihsel malzemenin araç işlevi ile kullanıldığı savaş anlatısı kapsamındaki metinler, bireyin ve toplumun evrensel açmazlar ile yüzleştiği; bağlanma, parçalanma, kopma trajiğinin temel belirleyici olduğu bir çerçevede inşa edilir. Bu çalışma bireyin ve toplumun fiziksel hayatını tehdit etmenin yanı sıra kayıplar, sorunlar, bunalımlar getiren savaşın, konu ve tema dizgesine yerleştirildiği roman türündeki yapıtların tahlil edilmesinden oluşur.
1839-1923 tarihleri arasında Türk milletinin girmiş olduğu dokuz savaşın ardından ortaya çıkan, trajik çöküş, bireyden hareketle toplumun geçirdiği politik-psikolojik aşamalardan sonra meydan gelen incinme, sarsıntı, korku, kaygı, aidiyet ihtiyacı, kültürel yozlaşma, soykırım, asimilasyon, kavramları seçili 21 roman (Hilal Görününce, Aşela, Ağlama Tuna, Emanet Çeyiz Mübadele İnsanları, Bingöl Cepheleri, Soğuk Cennetin Çocukları, Paylaşılmayan Topraklar, …Ve Çanakkale Geldiler, …Ve Çanakkale Gördüler, …Ve Çanakkale Döndüler, Diriliş Çanakkale 1915, Üç İstanbul, Yüzbaşı Selahattin’in Romanı I-II, Günbatımı, Ateşten Gömlek, Yaban, Küçük Ağa, Kalpaklılar-Doludizgin, Esir Şehrin İnsanları, Dikmen Yıldızı, Var olmak, Millî Mücadele’nin Romanı - Çalınan Savaş, Savaş ve Açlar) üzerinden incelendi.
Elinizdeki eserde, yaşanmış ya da yaşanacak savaş deneyimi olasılıklarının edebî anlatılardaki izleri, savaş kavramının bir gerçeklik halinde kurguda yer alma sebebi, toplumu oluşturan bireylerin mücadelesi ve var olma gayesi, savaşın taraflarının ve zamanının değişmesinin geçmiş-şimdi-gelecek sarmalında hiçbir ölümü haklı çıkaramayacağı gerçeği yinelenerek kurgudaki savaş görüngüleri ortaya çıkarılmaktadır.