Rüzgârın On İki Köşesinde öykülerini bir araya getiriyor Ursula K. Le Guin. Rastgele bir seçimle değil. Bugünden geriye bakarak, yazarlık kariyerinde önemli bulduğu ilk dönem öykülerinden yaptığı bir seçki bu. Bu açıdan, ressamların retrospektif dedikleri türe giren bir koleksiyonu andırıyor. Sanatçının gelişim sürecini izlemek için öyküler bu koleksiyonda aşağı yukarı yazıldıkları tarih sırasına göre dizilmiştir. Le Guin’in ilk hikâyesi 1962 yılında yayımlanmıştı. O zamandan bu yana on dokuz roman ve dokuz cilt kısa öykünün yanı sıra çok sayıda eleştiri, şiir ve çeviri kitabının altına imza attı. National Book Award Ödülüne, Hugo Ödülüne, Nebula Ödülüne, Kafka Ödülüne, Pushcart Ödülü ile Amerikan Akademisi ve Edebiyat Enstitüsü D. Vursell Ödülüne layık görüldü. Bunların yanı sıra, kısa öyküleri için 2002 PEN/Malamud Ödülünü aldı. Bunca ödüle değer görülen Le Guin yazmaya, anarşist ütopyalar kurmaya ısrarla devam ediyor. Le Guinin gelecek tasarımları ister karanlık olsun, ister iyimser, onun meselesi her durumda şimdiki zamanla, verili dünyanın gidişatıyla ilgili. Çıplak ve acımasız halleriyle bu dünyanın gerçeklerinden beslenir Le Guin. Sıradanlaşmış, görünmezlik kazanmış, mutlaklaşmış gerçekleri ve elbette adaletsizliği teşhir eder. Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin kendi başlarına daha güzel, daha insanca ve daha huzurlu bir dünya yaratmaya yetmeyeceğinin, ekonomik ya da bilimsel “ilerlemelerin” zorunlu olarak kültürel ya da siyasal özgürlük anlamına gelmeyeceğinin farkında olan Le Guin, esas olarak iktidar mekanizmalarını ve ideolojileri hedef alır. İktidar mekanizmasının çarkları arasında ezilen kadınlardan, çocuklardan, yabancılardan, yurtsuzlardan, mülksüzlerden yanadır tavrı. Başka dünyalar, başka varlıklar, başka yaşam formları hakkında hikâyeler yazmasının nedeni, başka bir dünyanın mümkün olabileceğine olan inancıyla alakalıdır.